|
Not: Bir yanıt gönderebilmek için kayıtlı olmalısınız. Kayıt olmak için, burayı tıklayın!
|
| K O N U ı N C E L E M E |
| Ayb_Kengelli |
İletim - 16/05/2005 : 21:23:20  Tolkien, ütopyası Orta Dünya’yı yaratırken detaycılığa büyük önem vermişti. Devasa boyutlarda bir dünya yaratmak yerine daha makul düzeyde harita belirleyip, içini sonsuz sayıda ayrıntılarla doldurdu. Üç ciltlik efsane serinin daha ilk kitabında bile o kadar çok karakter vardı ve o kadar çok olay cereyan ediyordu ki; Peter Jackson tüm bunları filme almakta ne denli zorlandığını defalarca dile getirmişti. Nitekim mümkün olduğunca ayrıntıdan kaçınarak, daha çok ana karakter üzerlerine yoğunlaşıp, “Yüzük Kardeşliği” temasına ışık tutmayı benimseyince; ortaya son derece başarılı bir film çıkmıştı. Ancak kitabın ve efsanenin fanları sinema filmini defalarca eleştirmişlerdi. Çünkü her konunun olduğu gibi Yüzüklerin Efendisi’nin fanları da kitaptaki büyünün bozulmasını asla istemiyorlardı. Dolayısıyla senaryoda yapılacak minik değişikliklere asla taviz vermeyeceklerdi.
Maalesef fanatikler için korkulan oldu; ikinci filmle birlikte Jackson kaçınılmaz senaryo değişikliğine gitti. (Aslında ilk filmde de kitaptan farklı olarak yazılmış birkaç sahne vardı. Ancak asıl dikkat çeken ikinci filmde Aragorn’un düşüşü idi.) İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Üçüncü filmin tabiri caizse Oscar yağmuruna tutulması bile fanatikleri yumuşatmadı. Onlar için, orijinal dili olan İngilizce’den farklı dillere çevrilen kitaplarda bile büyüsünün bozulduklarına inandıkları bir efsanenin, 3 saatlik zaman dilimine sığdırılabilmesi için senaryo değişiklikleri intihar demekti. Nitekim kitabı okuyup filmi izleyen her insan gibi bizlerde senaryo değişikliklerini pek sıcak karşılamamıştık ve karşılamayacaktık…
Battle for Middle Earth
Electronic Arts’ın büyük beklenti ve ümitle beklememizi sağladığı, Orta Dünya’nın savaşlarını konu alan gerçek zamanlı strateji oyunu Battle for Middle Earth nihayet piyasaya sürüldü. EA çalışanlarının Yüzüklerin Efendisi projesine ne kadar önem verdiklerini, ayrıntılara ne kadar dikkat ettiklerini ve en önemlisi filmi (yani kitabı) aynen yaşamamızı sağlamak için ne kadar sıkı çalıştıklarını hepimiz biliyoruz. Piyasaya sürülmüş olan “The Two Tower” ve “The Return of the King” oyunları ile bunları görmüştük. Hal böyle olunca Battle for Middle Earth’ün de son derece başarılı olacağını Orta Dünya’yı mükemmel derecede gerçekçi yansıtacağını biliyorduk.
E3 2004 fuarındaki tanıtımları sırasında, üst düzey görselliğini ispatlayan videoları ile büyük sükse yapan oyunun, genelde grafikleri, oynanabilirliği ve film müziklerini aynen kullandığı gündeme geldi. Hiç kimse senaryosundan ya da hikaye gelişiminden söz etmedi. Filmde gördüğümüz tüm karakterleri kontrol edebileceğimiz ve devasa ordularla görkemli savaşlar yapacağımız belirtildi o kadar. Aslında hikayenin nasıl olacağını belirtmemeleri bizi şaşırtmadı diyebiliriz. Çünkü kitapta ne varsa aynen öyle yaratılacağından emindik.(!)
Yüzük Kardeşliği yola çıkıyor.
Tek DVD ya da dört CD'den oluşan iki versiyonuyla piyasaya sürülen Battle for Middle Earth (BfME) mükemmel açılış demosu ile karşılıyor bizleri. Filmden son derece tanıdık gelen Büyük Orta Dünya Savaşı’nın oyun motoru ile hazırlanmış versiyonunu izliyor, hemen havaya giriyoruz. Ana menüye geçtiğimizde Yüzüklerin Efendisi’nin en çok beğenilen müziğini de iliklerimize kadar hissedince tüylerimiz diken diken oluyor. Seçeneklerimiz tipik RTS oyunlarında olduğu gibi; Campain, Skirmish, Training ve Multiplayer. Campain görevleri iki kısma ayrılıyor; ister Yüzük Kardeşliği ile birlikte iyi tarafı oynuyorsunuz, isterseniz Saruman ile birlikte kötü tarafı. Skirmish modu ile senaryosuz bir biçimde yapay zekaya karşı savaşıyoruz. Traning bölümü ise güzel düşünülmüş bir ayrıntı. Sadece oynanışı anlatan videolar ile hiç sıkılmadan oyunun kontrollerini ve genel yapısını öğrenebiliyoruz. Senaryoya başlarken ise; hepimizin içinde Gandalf’ı, Aragorn’u, Gimli ve Legolas’ı yönetme arzusu olduğundan iyi tarafı seçip, kötü tarafı daha sonraya bırakarak oyunumuza başlıyoruz.Demolarda sık sık lanse edilen gerçekçi ve yaşayan haritayı sonunda gerçek gözümüzle görebildik. Geçekten de Orta Dünya haritası üç boyutlu olarak çok güzel hazırlanmış. Önemli ve stratejik noktaların üzerine geldiğimizde, orayla ilgili bir video sol alt köşede bizleri karşılıyor. Haritanın bir diğer özelliği ise sürekli düşman ordularının hareketlerini görüyor olmamız. Dolayısıyla bir sonraki savaşın nerede yapılacağına da biz karar veriyoruz. İlk bölümler gayet çizgisel ilerlediğinden bize seçenek sunulmuyor ama ilerleyen bölümlerde bu ana harita üzerinden istediğimiz savaşı seçebiliyoruz. Savaşları seçerkenki kriterimiz ise; bölüm sonunda bize sunulacak olan ödüller oluyor. Genelde +1 power ya da %30 command gibi ödüller koyulan görevlerden istediğimizi seçebiliyoruz. Tabii ki bol ödüllü olan görevler biraz daha zor oluyor.
Oyunumuz, Yüzük Kardeşliği’nin Moria Madenleri’ndeki macerası ile başlıyor. Kahramanlarımız mümkün olduğunca görünmeden madenden çıkmak istiyorlar ancak defalarca Goblin ve Troll saldırılarına uğruyorlar. Bu ilk bölüm bize gösteriyor ki oyun sayısız ayrıntı ile dolu. Tabii bunlar sadece bir başlangıç. BfME’ün ayrıntıları her bölümde artan ve insanı şaşırtan tarzda. Arabirim son derece basit olduğundan karakterler arası geçişleri sağlarken her birinin ayrı ayrı yetenekleri olduğunu fark edebiliyoruz. Gandalf, filmde dahi görmediğimiz kadar büyü yapabiliyor ve grubun en önemli kişisi haline geliyor. Aragorn genelde iyileştirici ve düşmanları korkutucu güçleri kullanıyor. Legolas okuyla attığını deviriyor. Gimli ise; (bence grubun en güçlüsü) boyutların ne kadar önemsiz olduğunu kanıtlarcasına, kalabalığın içine dalıp, baltasıyla terör estiriyor. Garibim hobbitler ise ancak taş atabiliyorlar düşmanlarına. Her birinin birer kılıcı olmasına rağmen savaşsalar da savaşmasalar da pek bir şey değişmiyor.
Moria Madenlerinin sırrı
Moria Madenleri oyunun alıştırma bölümü gibi düşünülebilir. Zira RTS’lerde alıştığımız üretim kısmı işin içinde yok. Sadece karakterleri ilerletip, bölüm sonuna kadar hepsini canlı tutmaya çalışıyoruz. İşin kontrol kısmı herkesin kolayca üstesinde geleceği yapıda karakterleri seçip ilerletiyoruz. Mouse ile her şeyi yapabildiğimiz gibi ileride büyük savaşlarda işimize yarayacak olan özel güçleri klavyedeki kısayol tuşlarıyla da seçebiliyoruz.
İlk bölüm olması maksadıyla savaşlar kolayca atlatılıyor ve Troll’leri hemen alt ediyoruz. Bir ayrıntı daha gözümüzden kaçmıyor elbette; oyun içinde ilerlerken filmden alıntı olan önemli bir sahneyi yaşayacaksak; haritayı gösteren sol alt köşedeki bölüm, biz ilerlerken filmin o sahnesini izlettiriyor bizlere. Mükemmel düşünülmüş bir ayrıntı. Savaşları atlatıp merdivenlerden geçtikten sonra Balrog’a geldiğimizde zaman duruyor. Gandalf herkese “Kaçın” uyarısı yapıyor. Tüm karakterler kaçtıktan sonra Gandalf’ı kontrolümüze geçiriyoruz ve oyunun tokat gibi inen ilk darbesi ile karşılaşıyoruz. Oyunun senaryosuna göre Gandalf’ın Balrog’u öldürmesi gerek! “Ama Gandalf ile Balrog’un düşmesi gerekmiyor muydu?” dememize fırsat bırakmadan Balrog saldırıya geçiyor. Uzun süren dövüşün ardından Balrog’u yenip yolumuza devam ediyoruz. Tamam belki hikayenin bu kısmı biraz yoldan çıkmış ama olsun zaten Gandalf ölmeyecekti değil mi?
Amon-Hen’e giderken
Bölümleri tamamladıkça oyun içindeki başarımıza göre karakterlerimiz güçleniyorlar. İki çeşit level atlama söz konusu. Birincisi; her karakterin kendine ait kabiliyetini arttırıcı olanlar. Bunları, ekranın alt kısmında duran karakter portrelerinde görüyoruz. Level'lar arttıkça karakterlerin kullanabileceği büyü ve kabiliyetlerde doğal olarak artıyor. Her birini kullandığımızda yeniden şarj olması için bir süre beklememiz gerekiyor. Diğer büyü şekli ise karakterlerden bağımsız olarak bizim kullandıklarımız. Bunlar bölümler atladıkça bize verilen puanlar sayesinde oluyor. Puanları istediğimiz büyülere vererek, bunları oyun içerisinde ihtiyaç duyduğumuz anlarda kullanabiliyoruz. En önemlisi olan “heal”, yani sağlık büyüsü ilk kazandıklarımızdan biri oluyor. Tıpkı diğer kabiliyetlerde olduğu gibi bu büyüleri de kullandıktan sonra bir süre şarj olmaları için beklememiz gerekiyor. Daha yüksek puanlar karşılığı Rohan askerlerini, elf'leri, hatta ölüler ordusunu bile çağırabiliyoruz. Gerek üç boyutun getirdiği görsellik, gerekse kamera sisteminin kullanımı gerekse kahraman sistemi bakımından teknik olarak oyunu Warcraft 3’e benzetmek mümkün. Grafikler son derece başarılı olduğu gibi pek çok ayrıntı ile süslü. Yani Warcraft’da olduğu gibi haritanın ücra köşelerinde gizli ödüller bizleri bekliyor. Genelde Troll’ler tarafından korunan mağaralara girebiliyor ve düşmanı alt edebilirsek, fazladan altın kazanabiliyoruz.
Bina yapımına başlasak iyi olur
Rohan süvarileri ile yaptığımız ilk görevde yavaş yavaş bina yapımına da başlamış oluyoruz. Oyuna başladığımızda büyük bir çember içinde simgeler görüyoruz. Bunlar binaları yapabileceğimiz yegane noktalar. Belki de oyunun stratejik açıdan en önemli eksilerinden biri de bu. Sadece belirli noktalara bina yapabiliyoruz. Bina yapmak için tek bir kaynağa ihtiyacımız var. O da; yiyecek. Kısacası bir iki tane çiftlik yaptıktan sonra binaları dikmek gayet basit. Binaların yapımı da simgelerin üstüne geldiğimizde otomatik olarak çıkan seçeneklerle oluyor. Kullanışı oldukça kolaylaştırdığı kesin. Haritaları açtıkça belirli noktalarda “outpost”, "castle" veya “house” gibi yıkıntılarla karşılaşıyoruz. Bunlar sayesinde ikinci ya da daha sonraki binalarımızı dikebiliyoruz. Bina sistemi yine aynı şekilde işliyor ancak haritada yeni bulduğumuz noktayı kendimize çevirebilmek için bir süre orayı güvende tutmamız gerekiyor.
Tıpkı bizler gibi düşmanlarımızda çember şeklindeki kalelere sahipler. Bu kaleler dört bir yandan açık olduğundan fethedilmesi gayet basit halde duruyorlar. Binaların tamamını yıkmamız halinde çember yok oluyor ve o nokta yeni sahibi tarafından inşa edilmeyi bekleyen kale haline dönüşüyor. Kısacası oyunun savaş kısmı, belirli noktaları ele geçirip bina kurmaktan ibaret. Tüm noktaları ele geçiren kazanıyor. Ne önemli bir ayrıntı ile ne de üzerinde kafa yoracak bir stratejik karar ile uğraşıyoruz. Bol adam üretip saldırmaktan başka yapmamız gereken pek bir şey yok. Zaten toplamamız gereken tek ürün olunca da pek bir sorun olmuyor.
Gerçekçi savaşlar bizleri bekliyor
İşin savaş kısmına girdiğimizde gerçekten iyi kotarılmış bir unsur olduğunu anlıyoruz. Birimler arası güç farkları inanılmaz derece başarılı düzenlenmiş. Örneğin Rohan süvarileri ile oynadığımız ilk bölümde anlayacağımız üzere atlı birimler yaya birimlere karşı çok üstün. Yani kılıçlı kalkanlı Goblin ve Orc sürülerini, hızını almış bir süvari birliği tek seferde ezip geçebiliyor. Hal böyle olunca ilk Rohan görevi inanılmaz derecede basit oluyor. Direkt düşmanın üzerine atınızı sürüyorsunuz ve hepsi dört bir yana uçuşuyorlar. Ancak ne zaman ki düşman mızraklı Uruk-hai’leri üretmeye başlıyor o zaman süvarilerin saltanatı bitiyor. Gerçi ordu haline ulaşmış süvari birliği bunların da üstesinden geliyor ama büyük kayıplarda verdiği oluyor.
Tıpkı biyolojik besin zincirinde olduğu gibi BfME oyununda da birimler arası bir zincir var. Yani her birimin üstün olduğu ya da zayıf olduğu bir başka birim her zaman mevcut. Süvariler, Orcları eziyor ama kurt binicileri de süvarileri harcıyor. Kurt binicileri okçular kolayca indiriyor ama okçuları da Uruk-hai’nin crossbow’lu askerleri yok ediyor. Kısacası her birimin bir eksi yanı artı yanı var. Tıpkı diğer RTS oyunlarında olduğu gibi.
Savaşların aslında en önemli yanı moral ve rütbe sistemi. Rütbe, aynen kahramanların level atlaması gibi çok fazla düşman öldüren birimin güçlenmesi anlamına geliyor. İşin güzel tarafı her bölümde yarattığınız ordular rütbeleri ile birlikte bir sonraki savaşa taşınıyor. Dolayısıyla galip geleceğiniz savaşın sonlarına doğru diğer savaşı düşünerek fazla asker ürettiğinizde olabiliyor. Moral sistemi ise özellikle öninceleme de bahsettiğimiz üzere oyunda önemli rol oynuyor. Morali yerinde olan bir grup asker haddinden fazla düşmanı yok edebilirken, Sauron’un gözüne maruz kalmış askerler korkudan savaşamaz hale geliyorlar. İşte tam bu noktada kahramanlar işi devralıyor. Savaşmakta olan bir grup askerin yanına Aragorn, Theoden gibi askerler tarafından saygıyla karşılanan bir kahraman geldi mi; herkes havaya girip iyi dövüşmeye başlıyor. Üstüne bir de Boromir borusunu öttürürse; o zaman Sauron’un gözü bile orduyu durdurmaya yetmiyor. (Efendim? Boromir öldü mü?)  |
| 5 S O N Y A N I T L A R (En Son İleti ılk Sırada) |
| cyber_sami |
İletim - 26/11/2005 : 22:56:19 Kopya kullanmayın,yeter ! " |
| cave troll |
İletim - 22/10/2005 : 17:33:33 veriyim taktiği oyunu sil tekrar yükle |
| Evil |
İletim - 13/09/2005 : 16:06:57 ewet aynı olay benim başıma aoe da geldi açıklarsanız sevinirim |
| EmmaFan |
İletim - 06/08/2005 : 23:40:55 arkadaslar bir sorum olacak ben bu oyunu oynayacam ama tam oyun basliyo 5 dk olmadan YENİLDİNİZ yaziyo ve bitiyo .skirmish te basima geliyo bu olay neyapabilirim proble nerede bilen varmı??? |
| ARMATÖR |
İletim - 24/07/2005 : 11:26:09 arkadaşlar ben daha yeni yeni lord of the rings the battle for middle earth ün skirmishini oynamaya başladım acaba biraz tüyo verebilirmisiniz örneğin savaşmadan herolarin rankını arttırabilirmiyiz(rohan gondor isengard için)savaş sırasında rohan gondor isengard ve ya mordor isem nasıl taktikler yapıp rakibimi yenebilirim bir ara 2ye 2 oynarken rakiplerimden biri rohan biri gondor oluyur biz iki kişi hangi ülkeleri alıp ne yapıp onlara karşı çıkabiliriz YARDIM EDİN LÜTFEN CEVAPLARINIZI chair@mynet.com'a bekliyorum BU İLETİYİ GÖREN USTALARIN CEVAPLARINI BEKLİYORUN LÜTFEN |
|
|
|