Tekrar selam sevgili okurlar,
Bu sefer de size eski korku oyunlarından en meşhuru
Phantasmagoria serisini tanıtacağım. Sierra'nın çıkardığı bu dehşet oyunu
oynarken ağzınız açık kalıyor. İlk babam alıp getirmişti eve. Çok iyi
hatırlarım, Compex fuarı dönüşü idi. Kardeşim daha 2 yada 3 yaşında idi (gerçi
şimdi 8 yaşında ama). Oyunu eve getirdiğimizde annem oyunun kutusunun bile evde
dolanmasını yasaklamıştı. Neden mi? Çünkü kardeşim oyunun kapağından
korkuyordu. Evde babamla gizli gizli oynamak zorunda kalırdık. Büyük bir sukunet ve
sonsuz bir karanlık içinde tüylerimiz diken diken olana dek. Oyunun her bir karesi
insanı korkuların sisli karanlığına sürüklüyordu. Geceyarısında annemle
kardeşimin yatmasından sonra gözlerimiz kançanağı oluncaya kadar oynardık bu
dehşet oyunu. Her ne kadar korkutucu olsa da, sonunu görmek için
sabırsızlanıyorsunuz. Bu yüzden bırakmanız biraz zaman alıyor.
Şimdi oyunun konusuna bir göz atalım. Şahsen bir Ravenloft
oynatıcısı olduğumdan sizi elimden geldiğince konunun içine sokmaya
çalışacağım. Bundan sonrasını dikkatlice okumanızı tavsiye ederim.
Güzel ve şehvetli bir sabah. Kasabadaki meltem rüzgarı,
yavaşça okşuyor tenleri kışkırtırcasına. Kasaba halkı da günün ağırması ile
günlük işleri yapmaya koyulmuştu bile. Kasaba dışındaki eski ve büyük ev, büyük
bir sabırsızlıkla yeni sahipleri ile tanışmayı bekliyordu usulca ve korkutucu
görüntüsü ile. Ufak ve son model bir araba yaklaştı şehvetli evin yanına toprak
yolu birbirine katarak. Evin sahipleri idi büyük ihtimal. Araba yavaşladı,
yavaşladı... ta ki durana dek. Sonra içeriden altın sarısı saçları, deniz mavisi
gözleri olan genç bir bayan ve koyu ve uzun saçlı, saçlarını arkadan toplamış,
gayet yakışıklı bir genç çıktı. Daha yeni evlenmiş evin yeni sahipleriydi bunlar.
Büyük bir mutlulukla eve girdiler onları bekleyen dehşetin farkında olmaksızın...
Korkunç evde geçirilen tehlikesiz bir geceden sonra yeni
karı-koca, kahvaltılarını etmek için mutfaktaki yerlerini almışlardı bile. Fakat
evin reisinin çok işi olmalı ki yarım yamalak edilen bir kahvaltı sonrası güzel
karısını öpüp son hızı ile dışarı fırladı. Ardında bir çift yaşlı göz
ile. Evde yalnız kalan karısı eve alışmak için küçük bir gezinti yapmaya karar
verir. Küçük bir dolaşmadan sonra evde ufak tefek farklılıklar görür. Fakat
dediğim gibi sadece görmekle yetinir. Farketmez.
Evde geçen birkaç gün içinde ev marifetlerini göstermeye
başlamıştır bile. Bebek ağlamaları, değişen resimler, çığlıklar. Genç kız
kafayı üşütmek üzeredir. Beynindeki soru işaretleri, içindeki korku ile bir olup
onu uçuruma sürüklüyor sanki. Kocasının ona olan tavırlarının olumsuz yönde
etkilenmesi de, evin marifetlerinden sadece biri. Kahretsin, ne biçim bir yer burası!
Artık kadının kafasında tek birşey vardır. Bu kahrolası evden bir an önce
kurtulmak. Fakat bu o kadar kolay değildir. Kocası, evdeki kötü ruh tarafından ele
geçirilmiştir. Tabii o bunu bilmiyor. O sadece kocasını da alıp bu kahrolası, pislik
yerden gitmek istiyor. Sonradan bunu öğrenmesi, onu dehşet dolu ve karanlık bir
maceraya sürüklüyor.
Genç kızın evde yaptığı araştırmalar ve kocasını geri
getirme çabası, evdeki kötü ruhun tepesinin atmasına neden oluyor ki bu da
dolayısıyla kocasının ölümü ile sonuçlanıyor. Kahretsin bu da ne? Kocasının
kanlı cesedini elinde tutan büyük, dehşet verici ve pis bir yaratık. İblis. Ateşin
oğlu. Lucifer. Nasıl çağırırsanız çağırın.Ben şeytan diye çağırıyorum.
Bütün ihtişamı ile duruyor genç kızın önünde. Genç kızın korkusu benliğini
ele geçiriyor bir süre. Kocasının ölüsü, yaratığın ölüm saçan gözleri, kan
kokan nefesi, dondurup bırakıyor onu adeta. Fakat olan oldu. Onu geri nasıl
göndereceğini biliyor. Kendi benliği ve iradesi korkularından daha güçlü genç
kızın. Hemen bodrum katına kaçıyor evin. Tabii ki şeytan da peşinden ortalığı
yakıp yıkarak. Nefes nefese koşuyor bodrumun karanlık tünellerinde genç kız. Geriye
bakmak istiyor, fakat arkadan gelen bağırışlar ve şeytanın pis çığlıkları
engelliyor bunu.
reasons why women cheat
click here reason why husband cheat
how many guys cheat
catch a cheat why do women cheat on their husbands