X-Wing İncelemesi

George Lucas, tüm servetini yatırarak Star Wars’ı çekmesi ve filmin büyük ilgi görmesinden sonra, aldığı riskin acısını çıkartırcasına, oyuncaklardan kitaplara kadar her alanda bu başarıyı paraya çevirme yoluna gitti. Bilgisayar oyunları sektöründe de Star Wars’dan yararlanılmaması düşünülemezdi elbette. Ancak Lucas Arts’ın (eski adıyla Lucas Films), seksenli yılların başından beri oyun sektöründe olmasına rağmen, bir Star Wars oyunu için hiç acele edilmedi. Teknolojiye olan tutkusuyla bilinen George Lucas’ın, bir Star Wars oyununun hakkını verebilmek için bilgisayar teknolojisinin gelişmesini beklediği söylenir. Rivayete göre Lucas, 486 işlemcili bilgisayarların çıkmasıyla beraber artık zamanın geldiğini düşünüp bir Star Wars oyununun yapımına başlanması için talimat verir. Sonuç bir uzay savaşı klasiği olan X-Wing olur. Lucas Arts’ın eski muhteşem günlerinin izini taşıyan bu oyun, yalnızca oyuncuyu Star Wars’ın hikayesinin içine çekip almasıyla değil, türe getirdiği yeniliklerle de hep kalıcı oldu.

Oyunun grafikleri 1992 yılı için oldukça iyi. Müzikler ise beklenileceği gibi Star Wars temaları. Ancak oyunun getirdiği bir yenilik olarak, ilke defa müziklerin dinamik bir şekilde değiştiğini not etmek gerekiyor. Örneğin savaş esnasında hareketli bir müzik size eşlik ederken, vurulduğunuzda dramatik bir parça çalmaya başlıyor. Tüm bunlara aynı anda onlarca savaş gemisinin çarpışmasını idare eden yapay zeka da eklenince, Lucas’ın tüm bu özelliklere sahip bir oyun yapmak için neden hızlı işlemcilerin çıkmasını beklediği anlaşılır. Hatta geçmişte okuduğum bir X-Wing yazısında, oyun hararetle övüldükten sonra “maalesef” oyunu hızlı bir şekilde oynamak için bir 486 gerektiği belirtilmişti. Eh, herşeyin bir bedeli vardır değil mi?

Oyunu başlatıp o güzel demoyu da seyrettikten sonra, bir pilot olarak kayıt olacağımız register bölümüne geliyoruz. Burada kendimizi kaydettirdikten sonra artık imparatorluğa karşı savaşan asilerden biri oluyoruz. Böylelikle Spaceport’a girme hakkımız oluyor. Spaceport’ta en soldaki kapıyla Pilot Providing Ground’a geçiliyor. Burada uzay gemilerini kullanmak için alıştırma yapılıyor. İyi bir pilot olabilmek için zorunlu ama çok zor bir kısım. Sizden istenen verili süre içinde karşınıza çıkan kapılardan uzay gemisiyle geçip, aşamayı tamamlamanız. Aslında oldukça zor ama bir o kadar da yararlı bir alıştırma. Araçlara alışmak için her birini ayrı ayrı denemekte fayda var. Hepsinin de özelliği ayrı. Mesela A-Wing hızlı, çevik ve hafif zırhlı bir araçken, Y-Wing yavaş, ağır, kalın zırhlı ve daha fazla silah taşıyabilen bir çeşit bombardıman uçağı. X-Wing ise bu özelliklerin dengeli bir karışımı. Alıştırma bölümünde “flight officer” ünvanı alabilmek için 4. aşamayı geçebilmek gerekiyor. 1. aşamada 110 kapıyı geçebilmek için 8.5 dakika verilirken, 4. aşamada aynı sayıda kapıyı geçebilmek için 3 dakika veriliyor ki, bu süreyle bu aşamayı tamamlamak imkansız. Bunu başarmak için, kapıların yanlarında, altlarında, üstlerindeki hedefleri büyük bir isabet oranıyla vurabilmek gerekiyor. Her vurulan hedef süreyi 2 saniye kadar donduruyor. Tabii, kapıların bulunduğu platformlara çarpmamak ve kapıları pas geçmemek de gerekmekte. Her pas geçilen kapı 15 süreden 15 saniye eksiltiyor.

Spaceport’daki Historical Combat kısmı bir çeşit simulatör. Burada eskiden gerçekleşmiş savaşlara katılıp, orada olsaydık ne yapabileceğimizi görebiliyoruz. Yani bu da esas savaşa hazırlık.

Alt kısımdaki Tech Room’da asilerin ve imparatorluğun gemileri hakkında teknik bilgiler alabilirken, Film Room’da oyun esnasında kaydettiğimiz görüntüleri izleyebiliyoruz.

En soldaki kapıya geldiğimizde ise, New Tour yazısı beliriyor. Nihayet çaylak bir asi olarak savaşa katılabiliriz artık. Önce uçuş simulasyonlarında alışık olduğumuz gibi, bir brifing odasında bilgilendiriliyoruz. Buradaki açıklamaları iyi anlamak gerekiyor. Çünkü oyun basit bir it dalaşı değil. Çoğu görev taktik içermekte. Bazı görevleri birden fazla denemede başarmak neredeyse kaçınılmaz.