AION - Tıkla oyna


Kullanıcı Adı:
şifre:
şifreyi Anımsa
şifrenizi mi unuttunuz?     ÜYE OL

 Tüm Forumlar
 Kültür - Sanat - Bilim - Yaşam
 Diğer Tartışmalar
 İyi insanlar kıraathanesi...
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Yazar Önceki Konu Konu Sonraki Konu  

HighVoltage
Yönetici



Turkey
İleti 1108

İletim - 09/09/2006 :  16:02:42  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Rüyamda sanki bir kuş olmuşum, dolaşıp duruyorum gökyüzünde. Irmağın, denizin, dağın yukarıdan görünüşüne bayılıyorum. Sonra birden ne olduysa oldu, kendimi güzelce bir yapının önünde buluverdim. Çok büyük, kocaman tokmağı olan bir kapısı vardı. Başımı kaldırdım kapının üzerinde bir şeyler yazıyordu. Okumak için biraz geri çekilmem gerekti. Kapıdan uzaklaşınca okuyuverdim: İyi insanlar kıraathanesi. Kıraathane ne demek acaba? O sırada kulağıma bir fısıltı geldi. “Kıraat, okuma demek. Hane de ev. Kıraathane, okuma evi. İyi insanlar okuma evi.” Kapıdan girmeden önce etrafında şöyle bir dolaştım. Penceresinden içeriye baktım. Bir köşede insanlar halka olmuş, biri bir şey anlatıyor, ötekiler dinliyordu. Diğer bir köşede insanlar toplanmış neşeli neşeli konuşuyorlardı. Köşenin birinde kitap okuyordu birileri. Diğer köşede de yazı yazan başka biri vardı. Böyle insanlarla doluydu içerisi. Pencereden içeriyi seyrederken omzumda bir el fark ettim. Dönüverdim. Nur yüzlü bir adam:
- Ne yapıyorsun evlat? dedi.
- İçeriye bakıyorum, dedim. İçeride insanlar ne yapıyor, neden buradalar? diye soruverdim arkasından.
- Kapıdaki yazıyı okumadın mı?
- Okudum, iyi insanlar kıraathanesi, yazıyor kapıda.
- Evet, bunlar iyi insanlar. Buraya ancak iyi insanlar girebilir. İyi insanlardan başkasına kapı da açılmaz zaten.
Şaşırdım. Hemen o dakika aklıma, kapının benim için açılıp açılmayacağı geldi. Karşımdaki nur yüzlü amca kapıya doğru yöneldi. Ben de peşinden gittim. Kapının önüne geldiğimizde, o kocaman tokmağı üç kere kapıya vurdu, tak, tak, tak…
Kapı açıldı. Nur yüzlü amca içeriye girdi ve kayboldu. Kapı hemen benim yüzüme doğru kapanıverdi. Elimi tokmağa uzattım. Uzattım uzatmasına da elim havada kaldı. İçime birden ya açılmazsa şüphesi düştü. Acaba vazgeçsem mi? Ya iyi insan değilsem. Şöyle bir düşündüm. Bir iki ufak tefek yaramazlık dışında büyük bir kötülüğüm yok. Kapının tokmağını tuttum. Üç kere vurdum. Tak, tak, tak…
Nefesim boğazıma düğümlendi, zaman durdu. ‘Kapı açılacak mı acaba?’ sorusu kafamın içinde cirit attı. Birkaç saniye sonra kapı yavaş yavaş açıldı. İçim öyle bir ferahladı ki… Hemen içeriye daldım. Yaşasın! Ben iyi bir insandım. İçeride çok insan gördüm. Hepsi tanıdıktı; ama kim kimdi, şimdi unuttum. İyi insanlar içeride kitap okuduğuna göre, ben de hemen elime bir kitap almalıydım. Kitaplığa doğru gittim. Gözüme kestirdiğim kırmızı kaplı kitabı aldım ve okumaya başladım. Ne okuduğumu şimdi unuttum tabii. Ama okuduğum şeylerin içime bir ferahlık verdiğini hatırlıyorum. Bir süre kitap okuduktan sonra uyandım. Sabah pencereden dışarıyı seyrederken, rüyamı düşünüyordum. Kapı biraz yavaş açılmıştı. Demek ki benim daha iyi bir insan olmak için biraz daha çalışmam gerekiyordu.


Alıntıdır: Musa Güner > Güzel düşler günlüğü

"Türk Birligi'nin bir gün hakikat olacagına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği'ne inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'lügün varlığı bu köhne áleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Hayatta yegane varlığım ve servetim Türk olarak doğmamdı."

M.Kemal ATATÜRK
  Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Hızlı Geçiş:

0.03 Snitz Forums 2000