Yazar |
Konu  |
Dodo
Seçkin Üye
    

Turkey
İleti 1468 |
İletim - 11/12/2006 : 23:31:43
|
Zanat[kar] "popüler ve ticari sanat" (sanat ile zanaat arası birşey ama bu sıfat bile oldukça iyimser kaçar) terimi daha uygun olur onlar için..
Tabi Ajdar vs. işin popülerliliğini nasıl yansıtıyor, bilemeyeceğim. :D |
be the change you wish to see in the world...
Mahatma Gandhi |
 |
|
CrAzY_IVAN
Editör
    
İleti 6191 |
İletim - 12/12/2006 : 01:02:03
|
Hiç alâkası yok, bir tarafınızdan element uydurmayın :) Saçma sapan işler için yeni sıfatlar yaratmayın. "Sanat" kelimesinin tüm anlamlarını dökelim buraya, sözlüklerdeki, tarihteki, ordaki burdaki herneyse, bir yaratıcılıktır ancak üst bir yaratıcılıktır bu. Sanat belki toplumun seviyesinden daha üst şeyleri icra etmektir.
Resim apayrı bir konu. Üç beş geometrik şekille, bambaşka dünyaları anlattığını savunabilir, doğrudur da, kendi dünyasıdır belki... Tüm sanatçılar böyle değil midir gerçi, Beethoven, Mozart, Picasso, Leonardo Da Vinci, Michaelangelo, vs.vs. hangi birinin beğenilme kaygısı olmuştur ki acaba? Beethoven, "aman bu eserim hit olsun yazın cluplarda arka arkaya dönsün" dememiştir eminim :) Demek istediğim hepsi yaşadıkları halktan toplumdan dönemden zamanından çağından üst eserler yaratmaktadırlar ve belki bugün için kaygıları yoktur ama gelecekte anılacaklarını biliyorlardır... Ki çoğu sanatçının kendi toplumuyla ters düştüğü görülmüştür. Kimisi büyücü demiştir, kimisi bu garip şeyler yüzünden lanetleneceğiz demiştir, falan filan.
Ama "Nane" için bambaşka dünyalardır, aman efenim şöyledir böyledir diyemeyiz, yemezler :), toplumun seviyesinin üstünde olmayı geçtim, bu olay Türk milleti ile dalga geçmektir. Bırakın Türkiye Cumhuriyet'ini Osmanlı Devleti'nde vaziyet bu kadar ayaklar altına alınmamıştır. Osmanlı Devleti deyince gerçi apayrı konuya giriyoruz, tam girmeyeyim çıkamayız ama Osmanlı'da hakim olan sanat anlayışı, sanatçı insanların hayat görüşleri, Avrupa rönesans sanatçısından bile yüksek değerdeydi belki...
Şimdi de tüm medya bu tip maym... neyse... kişilere prim verdirtsin, para kazandırtsın, biz de enayi gibi oturup bizi salak yerine koymalarına göz yumalım, izlemeye devam edelim... Bravo bize... |
 |
|
Avaris
Yönetici
    
Turkey
İleti 1976 |
İletim - 12/12/2006 : 01:29:34
|
Yahu sanatı müzisyende arıyorsanız, devlet veriyor bir paye. Devlet sanatçısı diye. Kanunen onaylı sanatçı işte.
İzlemeyin kardeşim. İnisiyatifiniz var. Van Gogh bugün yaşasa Reha Muhtar çıkıp "kulağını keserken acımadı mı?" demeyecek mi? Diyecek. Maymun heryerde maymun. TV de hayır kurumu değil. Prensibi, kaygıları olan bir kurum hiç değil. Olması gerekene değil talep edilene, seyredilene göre çiziyor perspektifini.
Sanatçıdır, değildir ne farkeder? Doğuş'a sanatçı denince ben Mozart'tan daha mı az zevk alacağım? Bırakın Ajdar da kendini sanatçı belleyip zihinsel mastürbasyonunu yapsın. |
Deniz Turgut Yazar |
 |
|
CrAzY_IVAN
Editör
    
İleti 6191 |
İletim - 12/12/2006 : 01:41:15
|
Efenim iş inisiyatiften çıkmış durumda benim kaygım budur. Sen şu an Mozart ile Ajdar ayrımı yapıyorsun da, Ajdar türevi şahıslar prim yapmaya devam eder ve arz talep saltanatı sürerse, 20 sene sonra doğan çocuk nasıl yapacak böyle bir ortamda büyüyünce? Hani tamam Mozart her zaman Mozart ama memlekette kalitesiz işler arttıkça Mozart değer kaybetmeyecek ve fakat ülkede Mozart'a değer veren kalmayacak.
Tamam, yok artık amma abarttın diyebilirsiniz. Ama gelinen nokta bu söylediklerimin çok da ütopik olmadığını göstermiyor mu?
Aa şöyle de bir küçük dipnot olsun. Prensibi, kaygıları olan TV kurumları da var. Kanaltürk, NTV, CNNTürk... Bunlar haber kanalları olarak görülebilirler ama bir kanal sırf tartışma programları ile de hayatta kalıyormuş demek ki. Hani demiyorum, şu olmasın bu olmasın... Hepsinden olsun, ama beyin yıkama modunda değil, seçme özgürlüğü haddince. Rtük kararına bile aldırmayıp halen hangi cesaretle gelin-kaynana çekişmeleri yayınlayabiliyorlar anlayamıyorum. Hani seyirci bir yere kaçmıyor ki kardeşim. Yine izlenirsin telaş yapma ya. O kadar iğrenç ki bu prensipsizlik prensibi... Aman en küçük kelime oyunu ile yasaktan sıyrılalım, parayı cebe indirelim, millet naparsa yapsın. İzlemiyorum ben evet. Peki ya 1995 yılında doğan 11 yaşındaki çocuk napıyor? Ölçüp, tartabiliyor mu bunları? Benliğini 7-8 gibi kazanmış olsa 2002-2003 yapar. Bu tip şaklabanlarla ve programlarla büyüyen insanın ne olur durumu? (Eheh baktım da küçük bir dipnot olmamış bu yav )
Neyse saptı biraz. |
 |
|
Avaris
Yönetici
    
Turkey
İleti 1976 |
İletim - 12/12/2006 : 02:00:17
|
Seçme özgürlüğünü takip eden cümlede RTÜK'ü kullanmış olman ironi midir? RTÜK'e gerek kalmadan bu gelin-kaynana programları iş yapmamaya başlarsa adam olma yolundayız demektir.
Bilinçli anne-babaysan zaten çocuğunu "eğlensin" diye TV'nin önüne atıp gitmezsin. Ne seyrettiğine, neye maruz kaldığına dikkat edersin.
Sonuç olarak TV seyredildiğini bildiği şeyi koymak için can atacaktır. TV kanallarının "karakter sahibi" olmasını bekleyene kadar epey deve hendeği arkasında bırakacaktır. Şaklabanlar da para oldukça pek umursamadan buna atlayacaktır. İş gene sana, bana yani topluma kalıyor. Seyredilmesin, prim verilmesin dakikasında tarih olur bu "teorik sanatçılar". Çünkü medyaya çıkabilmekten başka bir yetenekleri de yok genelde... |
Deniz Turgut Yazar |
 |
|
Konu  |
|
|
|