Duke Nukem, başlangıçta Apogee’nin iki boyutlu bir platform kahramanıydı. Commander Keen benzeri bir oyun olan Duke Nukem’in temel farklılığı, kahramanının kay kay tepesinde gofret, gazoz toplayan bir ufaklık değil, maço bir kahraman oluşuydu. Apogee, ilk Duke Nukem’i 1991, ikincisini de 1993 yılında çıkartmış ve bu seri genel beğeni kazanmıştı.
Wolfenstein 3-D ve özellikle Doom ile başlayan 3D First Person Shooter çılgınlığında Apogee’nin ilk yaptığı üç boyutlu oyunlar üzerinde uzmanlaşacak bir bölüm kurmak oldu. 3D Realms isimli bu bölüm, önce 1995 yılında uzayda geçen üç boyutlu bir shooter olan Terminal Velocity oyununu piyasaya sundu ve önemli bir başarı sağladı. Şirketin 3D FPS piyasasına yönelik atağı ise, eski kahraman Duke Nukem’i yeniden canlandırmak ve 1996 yılında Duke Nukem 3D’yi yayınlamakla oldu. Duke Nukem yine uzaylılara karşı savaşmakta ve yine sert takılmaktaysa da artık sanal üç boyutlu dünyanın bir kahramanıdır.
Oyunun konusu bildik; birçok 3D FPS oyununda olduğu gibi, dünyamızın istenmeyen konukları uzaylılarla yapılan kahramanca bir savaş. Her ne kadar Duke bir platform kahramanıyken de uzaylılarla savaşıyorduysa da, bu uzaylıların özellikle 3D oyun yapımcılarının favori konusu olduğu da bir gerçek. Yapımcılar böylelikle şiddeti uzaylılara yönlendirip küçük çocuklara sanal da olsa insanları öldürtmek sorumluluğundan kaçmaya çalışıyorlar. Üstelik, özellikle Avrupa ve ABD’de bilgisayar oyunlarındaki şiddetin yetkili kurumlarca denetlendiği, derecelendiği hatta Fransa'da kimi örneklerini gördüğümüz gibi oyunların satışının yasaklanmasına varan yaptırımlar uygulandığı düşünüldüğünde, uzaylı avının en azından insan öldürmek kadar tepki almayacağı ve yapımcı firmayı sıkıntıya sokmayacağı açık. Hatta açıkça bir insan avının yaşandığı Redneck Rampage oyunundaki insanlar bile aslında insan kılığına girmiş uzaylılar olarak takdim edilmişlerdi.
Duke Nukem 3D, böyle bilinen bir konuyu olabildiğince keyifli işlemiş. Öncelikle oyun, o zamanın tipik 3D oyunları gibi yalnızca labirent benzeri kapalı mekanlarda değil, kısmen de olsa açık mekanlarda da geçiyor. İç ve dış mekanlar bir bütün olarak tasarlanmış. Üstelik, çevredeki objelerle etkileşim kurmak gibi o dönemde pek rastlanılmayan özelliklere de sahip. Sözgelimi, oyunda anahtarlarla ışıkları yakıp söndürmek, bilardo masasında toplara vurmak hatta WC’de ihtiyaç giderip sağlık puanınızı arttırmanız mümkün. Oyundaki bu çevre ile etkileşim derecesi Duke Nukem 3D’yi oldukça ayrıcalıklı kılmıştı. Örneğin, oyunun bir aşamasında karşınıza çıkan bir kolu çektiğinizde başarılı bir patlama efekti ile karşınızdaki koskoca bina yıkılıyor ya da bir başka kolu indirince karşı binada “Duke Nukem Ölmeli!” yazan bir ışıklı tabela beliriyordu. Bunlar o dönemde herkes için hayret vericiydi.
website
redirect why do married men cheat on their wives