Herkese merhaba... Bu benim ikinci yazım ve bu yazımda sizlere bence aşırı derecede
iyi bir oyun olan ve klasik olmayı hak etmiş Settlers serisinin ikinci oyununu
tanıtmaya çalışacağım. Bence Settlers II gerçek bir klasik çünkü real time
stratejilerde ilk defa süper grafiklerle, süper bir oyun alt yapısıyla bu oyunda
karşılaştık. Bu oyunun ilki de gerçekten iyiydi ve o zamanlar hala disket oyunlar
oynuyorduk ve ben Settlers’ı görünce işte bu dedim. Belli bir noktadan başlayarak
krallığını geliştiriyor, en ufak bir aksamanın bile oyuna malolduğu bir oyun
oynuyorduk. Ama bence asıl devrimi Settlers II yaptı.
Oyuna ilk başladığınızda elinizde bir headquarters oluyor.
Burası sizin ana kaleniz, bu alan düşman topraklarına girmedikçe de oyun bitmiyor (ya
da siz oyunu kilitlemedikçe). Oyunun amacı belli bir düzene uyarak haritadaki belli bir
noktaya ulaşmak (tabi bu nokta genelde düşmanlarınızın arazisinde oluyor!!!)... Bu
nokta bir anıt gibi bir şey ve bu anıt sizin topraklarınıza geçince oyunun diğer
bölümüne geçiyorsunuz. Belli bir düzene uyarak dedim çünkü oyun inanılmaz
derecede ince ve güzel bir alt yapıya dayanıyor, yani şu binayı da yapmayıvereyim
diyemiyorsunuz. Mutlaka belli bir düzen ve çizgide ilerlemeniz lazım, çünkü en ufak
bir eksiklik bile diğer bütün binaların durmasına sebep oluyor.
Oyunun düzeninden bahsedelim biraz. Oyuna dediğim gibi bir
headquarters (bundan sonra hq diyeceğim..) ve bunun içindeki malzemelerle
başlıyorsunuz. Oyunda woodcutter (ağaç kesilen yer), quarry (taş ocağı), sawmill
(kereste imalathanesi) gibi binalar yaparak başlıyorsunuz çünkü kereste ve taş
bütün binaların yapılmasını sağlayan ana madde ve eğer bunlardan elinizde kalmazsa
ve de yapamıyorsanız oyun kilitleniyor ve siz de doğal olarak yeniden başlamak zorunda
kalıyorsunuz. Bu yaptığınız binaları yine yapacağınız yollarla hq’a
bağlıyorsunuz çünkü malzemeler ancak bu yollar yardımıyla taşınıyor ve bir
binanın yapılabilmesi için mutlaka hq’a yada başka bir binaya (tabi onunda hq’a
bağlı olması şartıyla) bu yollar vasıtası ile bağlı olması lazım.
Her binanın önünde bir bayrak oluyor ve bu bayrakların
arasında insanlar gerekli malzemeleri taşıyorlar. Eğer isterseniz yolların arasına
da bayrak koyuyorsunuz ve o yol üzerindeki taşıma hızını arttırıyorsunuz. Nasıl
toprak kazandığınıza gelince. İlk başta elinizde belli bir sınır var
(sınırınızı etrafınızdaki küçük ve sizin krallığınızın rengindeki taşlarla
anlıyorsunuz) işte bu sınırı askeri binalar yaparak büyütüyorsunuz (barracks,
guardhouse, watchtower veya fortress gibi...). Oyunda 31 çeşit bina, bu binalarda
çalışan insanların kullanması gereken 12 çeşit alet, ve 14 çeşit ürün yani
sizin çalışarak ürettiğiniz malzeme (odun, kereste, kılıç, kömür, balık,
buğday vb.) var.
Oyunun genelinden bu kadar bahsettiğimiz yeter. Şimdi asıl
meseleye yani oyunu bir klasik yapan grafik, ses ve o mükemmel alt yapıya değinelim.
Grafikler gerçekten tatmin edici derecenin çok üstünde. Çok güzel bir zemin ve
görünüş, çok güzel bir doğa canlandırılması ve harika bina grafikleri. Bir
binayı yaparken önce onun tahtadan iskeleti oluşturuluyor ardından da resmen
giydiriliyor. Binada çalışan adam oraya ulaştıktan sonra sık sık binadan çıkıyor
görevini yapıyor (bu bir ağaç kesme olabilir) ardından elde ettiği malzemeyi
bayrağın önüne bırakıp binasına giriyor. Artık bundan sonrası bayraklar
arasındaki hamallara kalıyor. (mesela malzememiz odun olsun, bunu hamal öbür
bayrağın oraya bırakıyor böylece odun sawmill’e yani kereste imalathanesine
geliyor, burada keresteye dönüştükten sonra kullanılacak yere yine aynı yolla
ulaşıyor.)
woman affair
click click here
cheat wife
go women love to cheat
women that cheat on their husbands
cheaters how many women cheat on husbands
cheat on my husband
website