Yazar |
Konu  |
|
SkullBlues
Üye
    

Turkey
İleti 55 |
İletim - 24/10/2009 : 21:30:22
|
SU - 2070 yılında yazılmış bir mektup
YIL 2070
50 yaşına henüz bastım ama görüntüm 85 yaşındaki bir insanınki gibi Yeterince su içemediğim için böbrek sorunları yaşıyorum Korkarım ki yaşamak için çok vaktim yok Ben bu topluluktaki en yaşlı insanım... 5 yaşında bir çocuk olduğum günleri hatırlıyorum O zamanlar her şey çok farklıydı Parklarda pek çok ağaçlar evlerde güzel bahçeler vardı. Ve ben yarım saat boyunca büyük bir zevkle duş alırdım Bugünlerde ise cildimizi temizlemek için mineral yağlı havluları kullanıyoruz. Eskiden kadınların güzel saçları vardı Şimdi ise başımızı su kullanmadan temiz tutmamız gerektiği için traş etmek zorundayız.... Eskiden benim babam arabasını hortumdan akan su ile yıkardı Şimdi ise Benim oğlum suyun bu şekilde ziyan edilebileceğine bir türlü inanamıyor... Sokaklarda posterlerde radyoda ve televizyonda SUYU DUYARLI KULLAN uyarıları olduğunu hatırlıyorum Ama hiç kimse bu uyarıları önemsemedi Suyun sonsuza dek var olacağını sandık... Şimdi ise Tüm nehirler,göller,barajlar ve yeraltındaki su yatakları ya kurudu ya da kirlendi... Sanayi hemen hemen durma noktasına geldi ve işsizlik büyük oranlara ulaştı Yegane iş alanı deniz suyunun tuzunu çıkarıp kullana bilinir hale getiren fabrikalar. Ve işçiler maaşlarının bir bölümünü içme suyu olarak alıyorlar. Sokaklarda eli silahlı haydutların bir bidon su için insanlara saldırmaları çok yaygınlaştı... Yiyeceklerin 80% i sentetik Eskiden yetişkin bir insanın günde 8 bardak su içmesi tavsiye edilirdi Şimdi ise Benim sadece yarım bardak su içmeme müsaade ediliyor. Biz şimdi bir kere giyilip atılan giysileri giymek zorundayız ve bu da çöp miktarını arttırıyor.... Biz şimdi kanalizasyon sistemi susuzluktan çalışmadığı için fosseptik kullanıyoruz... Nüfusun dış görünümü korkunç:Susuzluk nedeniyle kırışık sıska ultraviyole ışınları nedeniyle yaralarla dolu vücutlar... Şimdi ozon tabakası kalmadığı için ışınlar çok daha kuvvetli... Cilt kanseri mide bağırsak enfeksiyonları ve idrar sistemi sorunları ölümlerin ana sebepleri... Cildin aşırı kuruması nedeniyle 20 yaşındaki bir genç 40 yaşında gibi bilim adamları araştırdılar Ancak bu soruna bir çare bulamadılar görünüyor. Su üretilemiyor ağaç ve sebze olmadığı için oksijen de azaldı ve bu yüzden yeni neslin zeka kapasitesi ciddi bir şekilde zarar görüyor... Pek çok erkekte sperm oluşum morfolojisi değişti Bunun sonucunda da bebekler kusurlu, mutasyonla ve fiziksel sakatlıklarla doğuyorlar Devlet soluduğumuz hava için bize para ödetiyor Erişkin başına günde 137m küp soluyoruz... Bu parayı ödeyemeyen insanlar güneş enerjisiyle çalışan büyük mekanik akciğerlerle havalandırılan bölgelerden kovuluyorlar. Soluduğumuz hava kaliteli değil ama en azından nefes alabiliyoruz... Ortalama insan ömrü 35 yıl... Hala biraz yeşil alanı olan ,nehirleri akan, bölgeler silahlı askerler tarafından korunuyor... Su, altın ve elmastan çok daha değerli bir hazine haline geldi... Yaşadığım yere nadiren yağmur yağdığı için hiç ağaç yok. Bazen yağış beklerken asit yağmurları yağıyor. Mevsimler ciddi bir şekilde 20.yüzyılın çevreye zarar veren sanayisi ,atomik deneyler ve çevreye yaydıkları kirlerden etkilendiler O zamanlar çevreyle ilgilenmemiz konusunda uyarıldık ama hiç kimse dikkate almadı Oğlum benden gençliğimden söz etmemi istediği zaman ona yeşil tarlaların ,çiçeklerin güzelliğini, yağmuru ,nehirlerde yüzmenin ,balık avlamanın , içebildiğimiz kadar su içebilmenin ne büyük bir zevk olduğunu ve insanların ne kadar sağlıklı olduklarını anlatıyorum... O bana babacığım şimdi neden su yok? diye soruyor... İşte o zaman boğazım düğümleniyor.... Kendimi suçlu hissetmekten bir türlü kurtaramıyorum çünkü ben de o yaşadığı çevreyi kirleterek tahrip olmasına sebep olan, tüm uyarılara kulağını tıkayan nesle aidim... Şimdi ise Bizim çocuklarımız bunun bedelini ödüyorlar!... Yeryüzünde, şimdi doğanın tikle inanıyorum... Ne kadar çok isterdim geriye dönüp insanoğluna bunları anlatmayı... ... Henüz daha Dünya gezegenimizi kurtarmaya zamanımız varken...
Hazırlayan: Ria
Not: 2002 yılının Nisan ayında "Cronicas de los Tiempos" dergisinde yayınlanan "2070 Yılından Mektup Var" adlı makale
Türkçe'ye çeviren: TEMA
Kaynak: Cronicas de los Tiempos - Tema 30-01-2006
http://www.youtube.com/watch?v=DaqqoDQ6jzs
|
|
SkullBlues
Üye
    

Turkey
İleti 55 |
İletim - 24/10/2009 : 21:34:16
|
Suyun Önemi:Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1500, deri yoluyla 500, dışkı ve solunum ile 300’er ml (toplamda yaklaşık 2,5 lt) su kaybedilmektedir.
İnsan vücudundaki;
% 1’lik su kaybında Hipotalamusta susama merkezini uyarılır.
% 3’lük su kaybınd Kan hacmi ve fiziksel performans azalır.
% 5’lik su kaybında Birey konsantre olamaz.
% 8’lik su kaybında Baş dönmesi, aşırı yorgunluk, soluma güçlüğü oluşur.
% 10’luk su kaybında Kas spazmı, aşırı yorgunluk, dolaşım - böbrek yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar.
% 20’lik su kaybında ÖLÜM!
Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarlarda su alınması zorunludur. İdeal vücut su oranları; metabolizmayı tetikler, hücrelerin kendini yenilemesini sağlar, yaşlanmaya karşı etki gösterir. Kanın akışkanlığını sağlar, böylelikle kalp ve damarların yükünü azaltır. Omurga dahil bütün organlar bundan faydalanır; su oranının bel fıtığına karşı bile büyük katkısı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca cildin dolgun, pürüzsüz ve genç kalmasını sağlamaktadır.
İnsan vücudunun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Çocukların vücudunun su oranı yüksektir (% 70, yeni doğan bebekte ise % 90) ve yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı % 60, yaşlılarda ise % 50’dir. Sporcuların su oranı ise standart kişilerden % 5 daha yüksek seviyede olması gerekmektedir. Yapılan egzersize bağlı olarak su içimi artırılmalıdır. Vücutta egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konulması ve tekrar vücut su dengesinin sağlanması için yeterli su tüketimi şarttır. Su tüketimi egzersiz sonrasında olabileceği gibi, vücudu su kaybına hazırlamak adına egzersiz öncesinde hatta egzersiz esnasında da (15’er dakikalık aralıklarla yudum yudum su içilmesi şeklinde) olabilir.
Böbreklerin görevini yerine getirebilmesi ve dolayısıyla vücuttaki yağ akımının dengeli olabilmesi için bol su tüketilmelidir. Çünkü karaciğerin görevini yapabilmesi, böbreklerin yeterli çalışmasına bağlıdır. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri, vücutta depolanmış yağları bedenin kullanabileceği enerjiye çevirmektir. Yeterince su içilmediği takdirde böbrekler yeterince çalışamaz ve süzme işlemini gereği gibi gerçekleştiremez. Karaciğer de böbreklerin görevini üstlenmeye başlar, kendi görevi ikinci plana düşer ve daha az yağ yakmaya başlar. Yakılmayan yağlar vücutta birikmeye başlar. Kilo kaybı yerine kilo alımı söz konusu olur.
Suyun zayıflama üzerine olan etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Gerek midede yarattığı hacimden dolayı alınan besinlerde kısıtlama yapması, gerekse metabolizmayı çalıştırıp günlük harcanan enerjiyi artırması ve bir de sindirime olan katkısı! Tüm bunlar düşünüldüğünde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli. Suyun sağladığı faydalar bunlarla sınırlı değil elbette:
• Hücrelere oksijen ve besin öğelerinin taşınmasını, ayrıca atık ürünlerin taşınarak böbreklerden atılmasını sağlar.
• Ağız, göz ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini sağlar.
• Vücuttaki kan, gastrik sıvı, tükürük, amniyotik sıvı (gebelikte) ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmı sudur.
• Dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine katkıda bulunur.
• Cilt sağlığında, bağışıklık sisteminde, vücut ısısının denetiminde, ödemin atımında rolü vardır.
• Tükürük ve mide salgısında besinlerin sindirilmesinde görev alır.
• Kilo alıp vermeden dolayı oluşan sarkmaları sporla birlikte önler.
• Vücudun ihtiyaç duyduğu iz minerallerin pek çoğunu sağlar.
• Soğuk algınlığı, idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları ve mesane kanseri riskini düşürür.
• Zayıflama diyetlerinde metabolizmayı çalıştırmanın yanında, midede hacim oluşturarak tokluk hissi vermede işe yarar.
Su yaşamın vazgeçilmezleri arasında olmasına rağmen asıl problem su içme kültürünün geliştirilememesidir. Hiçbir sıvı içeceğin suyun yerini tam anlamıyla tutmadığını unutmamak gerekir.
Su içmek için susamayı beklememeli!
Suyu ne zaman ve nasıl almalıyız?
Su dışındaki pek çok sıvı hayatımızda ciddi ölçüde yer almaktadır. Çalışma hayatının vazgeçilmez ikramları çay, kahve, neskafe, meyve suları, bitki ve meyve çayları vb. içecekler. Bu içeceklerden bazılarının diüretik etkisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan sıvıyı karşılamayacağı ve hatta vücuttan sıvı atımını artıracağı için suyu su olarak içmek gerekir. Öğünlerden 30 veya 15 dakika önce alınan suyun metabolizmayı hızlandırma üzerine ve midede hacim oluşturarak öğünde fazla besin alımı engellemek adına göz ardı edilemeyecek faydaları vardır. Son günlerde sıkça tartışılan konulardan biriyse yemek yerken su içelim mi? Eğer ki kişinin yemek yerken su içme alışkanlığı varsa bunu devam ettirmelidir. Ancak tüketmiyorsa kendini de zorlamamalıdır. Çünkü bir öğünde sıvıyla birlikte midenin alabileceği kapasite bellidir. Yemekle birlikte su alındığında mideye daha az besin alınmaktadır. Su içilmeyen günlerde ise kalan kısım da yemekle doldurulmak istenir, daha fazla besin tüketilir. Suyun faydasını en üst düzeyde sağlayabilmek için yemeklerden 15 dakika önce su içmeli ve yemek sırasında su içme alışkanlığı varsa devam ettirilmelidir.
Doğadaki yararlı olan her şeyin fazlası da zararlıdır. Az içilen suyun zararı kadar fazla içilen suyun da özelikle kalp ve böbrek yetmezliği hastalıklarında zararı vardır. Tüm bu bilgiler böbrek ve bazı sindirim sistemi hastaları için değişkenlik gösterebilir. Gereğinden çok fazla su içilmesi vücutta toksik etki yaratarak su zehirlenmesine neden olabilmektedir.
Suyun; yemek yenildikten sonra alınan besinlerin sindiriminden, metabolik atıklarının dışarı atılmasına kadar her aşamada çok önemli görevleri vardır. Su, kabızlığa en iyi çaredir. Su eksikliği sırasında vücut, iç dokularından (özellikle de kalın bağırsaktan) su çekerek dışkının sertleşmesine, dolayısıyla kabızlığa yol açar. Yeterli su tüketildiği takdirde bağırsakların çalışması normal seyrinde olur ve kabızlık önlenir.
Vücutta özellikle el, ayak ve bacaklarda oluşan ödemi engellemek için en iyi yöntem su tüketmektir. Ödemi yok etmek için alınan ilaçlar, bitkisel ürünler geçici bir yöntemdir. Ayrıca su, kasların dengesini sağlar, cilt kuruluklarını önler ve kilo kaybından sonra gelişen sarkmaları engelleyerek cildin esnekliğini devam ettirir.
Kilo kaybetmek, kilo korumak ve fazla besin alımını engellemek için bol su içilmesi gerekir. Peki ama günlük su tüketimi ne kadar olmalıdır? Sağlıklı bir kadının günde 10 bardak, erkeğin ise 14 bardak su içmesi önerilmektedir. Kilo fazlası olan kişilerin bu miktardan daha fazlasını tüketmeleri gerekmektedir. İçilen çay, kahve, kola gibi içecekler diüretik oldukları için asla suyu yerini tutmamakta, vücuttan su atımını artırmaktadır. Nasıl Türk kahvesi yanında su içiliyorsa, aynı şekilde çay ve neskafe ile de su içilmesi gerekmektedir. En iyi çözücü, saf, katkısız ve doğal olan içecek su olduğu için günlük sıvı ihtiyacının 3/4’ü su olarak tercih edilmelidir. Özellikle yaz döneminde suya daha bir önem vermek gerekmektedir.
Dyt. Turgay KÖSE
|
 |
|
ceyceyfb
Üye
    

Turkey
İleti 213 |
İletim - 25/10/2009 : 19:16:07
|
Silindi. bunu nasıl okiyam bunu okusam şimdik %97 su kaybına ugrarım |
 |
|
Palad1n
Seçkin Üye
    

Turkey
İleti 2591 |
İletim - 26/10/2009 : 16:18:21
|
Bu yazı 1 dakikadan kısa sürede okunabilir. Okumayı beceremeyecek kadar yetersizsin madem, çık konudan. |
Deniz, kum, güneş <3
"Hey, ağzına attığın bir aspirin mi yoksa alışılmamış türden bir fil mi?" -YGS 2011 |
 |
|
edebikelam
Üye
    

Turkey
İleti 132 |
İletim - 17/09/2010 : 21:07:57
|
ama harbiden suyu korumalıyız.yani ilerde de lazım olak ve harbiden de su sınırsız değil.amam merak ettim yazıyı okuyunca,hani yüzde 1 lik su kaybında Hipotalamusta susama merkezini uyarılır.
% 3’lük su kaybınd Kan hacmi ve fiziksel performans azalır.
% 5’lik su kaybında Birey konsantre olamaz.
% 8’lik su kaybında Baş dönmesi, aşırı yorgunluk, soluma güçlüğü oluşur.
% 10’luk su kaybında Kas spazmı, aşırı yorgunluk, dolaşım - böbrek yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar.
% 20’lik su kaybında ÖLÜm olurmuş ya bu ne kadar sürede olur meselan ne kadar müddet susuz durursak Hipotalamus uyarılır?
|
 |
|
|
Konu  |
|
|
|