AION - Tıkla oyna


Kullanıcı Adı:
şifre:
şifreyi Anımsa
şifrenizi mi unuttunuz?     ÜYE OL

 Tüm Forumlar
 Kültür - Sanat - Bilim - Yaşam
 Diğer Tartışmalar
 Hayattan alacağımız 5 önemli ders...
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Sonraki Sayfa
Yazar Önceki Konu Konu Sonraki Konu
Sayfa: / 3

major
Seçkin Üye

Turkey
İleti 1122

İletim - 12/06/2005 :  13:18:23  Bilgileri Göster  major'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Alıntı yaparak Yanıtla
Arkadaşlar size başka bir forumdan alıntı yapacağım hoş bir konu...

Birinci ve de en önemli ders;

Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının adı nedir?.." Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nereden bilecektim ki!.Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız.. "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar bunlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve `Merhaba' demeniz gerekse bile.." Bu dersi hayatim boyunca unutmadım. O hademenin adı da Dorothy idi.

İkinci önemli ders; Yağmurda otostop!..

Bir gece vakit gece yarısına doğru, Alabama otoyolunun kenarında duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen, bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. Gecen her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60'li yıllarda bir beyazın bir zenciye, hem de Alabama'da yardıma kalkışması pek olağan şeylerden değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım. Ayrılırken ille de adresimi istedi Verdim. Bir hafta sonra kapım calindi. Muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda; "Gecen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz çıkageldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı basardım. Biraz sonra son nefesini verdi. Tanrı bana yardim eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin yardim eden herkesi kutsasın!..
En iyi dileklerimle, Bayan Nat King Cole

Üçüncü önemli ders..

Size hizmet edenleri hep hatırlayın..
Bir pastanın üç-otuz paraya satıldığı günlerde 10 yasinda bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu. Çocuk sordu: "Çukulatalı pasta kaç para?.." -"50 cent!.." Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: -"Peki dondurma ne kadar.." -"35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla.. Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek basına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki. Çocuk parasını bir daha saydı; "Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 cent'lik bahşiş duruyordu.....

Dördüncü önemli ders..

Yolumuzdaki engeller..
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı?. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde.. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. "Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.".

Beşinci önemli ders..

Önemli olan vermektir..
Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam şansı beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan ayni hastalıktan mucizevi şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden bağışıklık oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve -"Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi. Kan nakli ilerlerken sordu: -"Peki, ben ne zaman öleceğim?"
Ablasını yaşatırken, kendisinin öleceğini zannetmiş, buna rağmen kanını vermeyi kabul etmişti.
Gülücükler yüzünüzden hiç eksik olmasın

Bu da başka bir ders

Gunlerden bir gun, koylerden birinde, adamin birinin esegi, kuyunun birine dusmus. Niye duser, nasil duser sormayin. Esek bu. Dusmus iste. Belki kor bir kuyuydu, agzi tahtayla kapatilmisti belki, uzerine de toprak dokulmustu. Zamanla tahta curudu, zayifladi, toprakta biten otlari yemek isteyen esegin agirligini cekemedi ve gum. Gum degilse de paldir kuldur esegi yuttu kuyu. Hayvancik saatlerce aci icinde kivrandi, bagirdi kendi dilinde. Ayiptir soylemesi, anirdi yani. Sesini duyan sahibi gelip bakti ki vaziyet kotu. Zavalli esegi kuyunun dibinde melul mahzun bakiniyor. Ustelik yaralanmis. Karsilastigi bu durumda kendini esegi kadar zavalli hisseden adamcagiz koyluleri yardima cagirdi. Ne yapsak, ne etsek, nasil cikarsak sorulari havada kaldi. Sonunda karar verildi ki kurtarmak icin calismaya degmez. Tek care, kuyuyu toprakla ortmek. Ellerine aldiklari kureklerle etraftan kuyunun icine toprak attilar. Zavalli hayvan, uzerine gelen topraklari, her seferinde silkinerek dibe doktu. Ayaklarinin altina aldigi toprak sayesinde her an biraz daha yukseldi ve sonunda yukariya kadar cikmis oldu. Koyluler agzi acik bakakaldi.

Hayat, bazen bizim de uzerimize abanir. (Ne bazeni, cogu zaman.) Toz toprakla ortmeye calisanlar cok olur. Bunlarla basetmenin tek yolu, yakinip sizlanmak degil, dusunup silkinmek ve kurtulmak, aydinliga adim atmaktir. Kor kuyuda olsak bile

guraktan
Seçkin Üye



Turkey
İleti 338

İletim - 12/06/2005 :  13:28:35  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Güzel dersler gerçekten ama uygulanması biraz zor gibi
Sayfanın En Üstüne Git

major
Seçkin Üye

Turkey
İleti 1122

İletim - 13/06/2005 :  14:58:41  Bilgileri Göster  major'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Alıntı yaparak Yanıtla
Ben zor olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Bu aslında bir rehber. Hayatın rehberi denilebilir bence.
Sayfanın En Üstüne Git

Erci-e@Hanzo
Üye



Turkey
İleti 476

İletim - 13/06/2005 :  14:59:28  Bilgileri Göster  Erci-e@Hanzo için bir AOL İletisi Gönder  Erci-e@Hanzo için bir ICQ İletisi Gönder  Erci-e@Hanzo'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Erci-e@Hanzo için bir Yahoo! Messenger İletisi Gönder  Alıntı yaparak Yanıtla
Guraktan'a katılıyorum beş önemli dershayatın temeliniş olşturan birer unsurlardır çok güzel olmuş çok thanksler major'e buarada aldı başını gidiyo bakalım geleceğin krondoru .:D

Server : Cypher
Level : 79
Race : Elemental lord
Name : bL4cKm4GiC
Sayfanın En Üstüne Git

major
Seçkin Üye

Turkey
İleti 1122

İletim - 13/06/2005 :  15:52:48  Bilgileri Göster  major'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Alıntı yaparak Yanıtla
Aman aman öyle konuşma KRONDOR la aram açılmasın. Onun yerini falanda düşündüğüm yok. Benim istediğim ilgimi çeken yazıları buraya koyup sizin önünüzde sergilemektir...
Sayfanın En Üstüne Git

Rappier
Seçkin Üye

İleti 1848

İletim - 13/06/2005 :  16:30:52  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Hayattan alınacak pek çok ders ve yapılması gereken pekçok doğru şey var ama bu dediklerinizin gerçek hayatta yapılması pek mümkün değil. İyi olmak, doğru olmak tabiiki en büyük erdem ama siz ne kadar iyi olursanız olun dünya sizin kadar iyi değil ve şerefsizler olduğu sürecede olmayacak.
Forumdaki mesajlardan birinde yaşanmış bir hikaye vardı. Hani organ mafyası ve ikram edilen çay mevzuğu.... Orada arkadaşımız iyi niyetle teklifi geri çevirememiş ve sonucunda hayatından olabilirdi.... Bu ve bunun benzere pekçok olay günlük hayatımızda yaşanıyor ve pek çoğumuzun haberi bile yok.
Meselan ben bir örnek vereyim... Bir hafta önce Eskişehirdeydim. Eskişehirde son bir ayda 20 çocuk kaybolmuş. Çocukların yaşı 6-7'yi geçmiyor ve 2 tanesi tüm organları alınmış olarak çöplükte bulunmuş, diğerlerinden ise haber yok... Bu olaydan eminimki pek çoğunuzun haberi yoktur. Yani yaşadığımız dünya böyle şerefsiz, böyle kendini bilmez, böylesine cani insanlarla dolu.(daha fazlasınıda söylerdim ama terbiye sınırlarını aşar...)
Bu tip bir toplum içerisinde doğru ve dürüst olmak onurlu davranış olarak görülmüyor aksine salaklık olarak değerlendiriliyor.
Size birşey söyleyeyimmi... toplum olarak çok duyarsız olmaya başladık. Eskiden yapılan şerefsizlikler yapanın yanına kar kalmazdı. En azından durum bu kadar vahim değildi. Şimdi adam yan kesicilik yaparken yakalanıyor.... en fazla birkaç gün sonra yine sokaklarda... Hal böyle olunca nasıl caydırıcılık sağlanacak.
Kanunlarımız yetersiz bile denilemez. Adam küfeyle çalıyor, 2 sene yapıt çıkıyor sonrasında çaldıklarıyla sefa sürüyor. Peki ama buna dur demediğiniz sürece güzellikleri nasıl yaşayacağız.
Kanun olsada mantık değişmediği sürece birşeyin değişeceğini sanmam. Çünkü kanunları uygulamak yada uygulamamamak bazı insanların elinde ve burada araya menfaat giriyor.
Polisin savcın hakimin rüşvet yediği bir toplumda değil 4 yüzkırkdört tane böyle olay yaşansa yinede değişen birşey olmaz. Burada daha önemli olan şey ne biliyormusunuz. Polise savcıya hakime memura amire doktora rüşvet yemeyi alıştıran bu toplum. Toplum olarak çamura batmış durumdayız. En basitinden örnek dünyada rüşvet konusunda 2.yiz.
Diğer bir meselede toplum olarak kimse kimseye saygılı değil. Herkes kendini çok akıllı, çevresindeki herkesi salak sanıyor. Ayak üzeri birbirimizi kazıklamaya uğraşıyoruz. Yaşamam tüm olumsuzluklardan sonra kimse kimseye güvenmiyor. Kimse kimseyi sevmiyor ve kendini toplumdan olabildiğince soyutlamaya çalışıyor. Yaşanan tam bir kısır döngü ve bunu şu durum içerisinde kırma şansı yok....

Gelin gerisini siz düşünün...



Sayfanın En Üstüne Git
Sayfa: / 3 Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
Sonraki Sayfa
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Hızlı Geçiş:

0.05 Snitz Forums 2000